KORUMA TEDBİRLERİ NEDENİYLE TAZMİNAT

5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu

 Tazminat istemi

Madde 141 – (1) Suç soruşturması veya kovuşturması sırasında;

a) Kanunlarda belirtilen koşullar dışında yakalanan, tutuklanan veya tutukluluğunun devamına karar verilen,

b) Kanunî gözaltı süresi içinde hâkim önüne çıkarılmayan,

c) Kanunî hakları hatırlatılmadan veya hatırlatılan haklarından yararlandırılma isteği yerine getirilmeden tutuklanan,

d) Kanuna uygun olarak tutuklandığı hâlde makul sürede yargılama mercii huzuruna çıkarılmayan ve bu süre içinde hakkında hüküm verilmeyen,

e) Kanuna uygun olarak yakalandıktan veya tutuklandıktan sonra haklarında kovuşturmaya yer olmadığına veya beraatlerine karar verilen,

f) Mahkûm olup da gözaltı ve tutuklulukta geçirdiği süreleri, hükümlülük sürelerinden fazla olan veya işlediği suç için kanunda öngörülen cezanın sadece para cezası olması nedeniyle zorunlu olarak bu cezayla cezalandırılan,

g) Yakalama veya tutuklama nedenleri ve haklarındaki suçlamalar kendilerine, yazıyla veya bunun hemen olanaklı bulunmadığı hâllerde sözle açıklanmayan,

h) Yakalanmaları veya tutuklanmaları yakınlarına bildirilmeyen,

i) Hakkındaki arama kararı ölçüsüz bir şekilde gerçekleştirilen,

j) Eşyasına veya diğer malvarlığı değerlerine, koşulları oluşmadığı halde elkonulan veya korunması için gerekli tedbirler alınmayan ya da eşyası veya diğer malvarlığı değerleri amaç dışı kullanılan veya zamanında geri verilmeyen,

Kişiler, maddî ve manevî her türlü zararlarını, Devletten isteyebilirler.

            (2) Birinci fıkranın (e) ve (f) bentlerinde belirtilen kararları veren merciler, ilgiliye tazminat hakları bulunduğunu bildirirler ve bu husus verilen karara geçirilir.

Tazminat isteminin koşulları

Madde 142 – (1) Karar veya hükümlerin kesinleştiğinin ilgilisine tebliğinden itibaren üç ay ve her hâlde karar veya hükümlerin kesinleşme tarihini izleyen bir yıl içinde tazminat isteminde bulunulabilir.

            (2) İstem, zarara uğrayanın oturduğu yer ağır ceza mahkemesinde ve eğer o yer ağır ceza mahkemesi tazminat konusu işlemle ilişkili ise ve aynı yerde başka bir ağır ceza dairesi yoksa en yakın yer ağır ceza mahkemesinde karara bağlanır.

            (3) Tazminat isteminde bulunan kişinin dilekçesine, açık kimlik ve adresini, zarara uğradığı işlemin ve zararın nitelik ve niceliğini kaydetmesi ve bunların belgelerini eklemesi gereklidir.

            (4) Dilekçesindeki bilgi ve belgelerin yetersizliği durumunda mahkeme, eksikliğin bir ay içinde giderilmesini, aksi hâlde istemin reddedileceğini ilgiliye duyurur. Süresinde eksiği tamamlanmayan dilekçe, mahkemece, itiraz yolu açık olmak üzere reddolunur.

            (5) Mahkeme, dosyayı inceledikten sonra yeterliliğini belirlediği dilekçe ve eki belgelerin bir örneğini Devlet Hazinesinin kendi yargı çevresindeki temsilcisine tebliğ ederek, varsa beyan ve itirazlarını onbeş gün içinde yazılı olarak bildirmesini ister.

            (6) İstemin ve ispat belgelerinin değerlendirilmesinde ve tazminat hukukunun prensiplerine göre verilecek tazminat miktarının saptanmasında mahkeme gerekli gördüğü her türlü araştırmayı yapmaya veya hâkimlerinden birine yaptırmaya yetkilidir.

            (7) (Değişik: 25/5/2005 – 5353/20 md.) Mahkeme, kararını duruşmalı olarak verir. İstemde bulunan ile Hazine temsilcisi, açıklamalı çağrı kâğıdı tebliğine rağmen gelmezlerse, yokluklarında karar verilebilir.

            ( Karara karşı, istemde bulunan, Cumhuriyet savcısı veya Hazine temsilcisi, istinaf yoluna başvurabilir; inceleme öncelikle ve ivedilikle yapılır.

Tazminatın geri alınması

Madde 143 – (1) Kovuşturmaya yer olmadığına ilişkin kararı sonradan kaldırılarak, hakkında kamu davası açılan ve mahkûm edilenlerle, yargılamanın aleyhte yenilenmesiyle beraat kararı kaldırılıp mahkûm edilenlere ödenmiş tazminatların mahkûmiyet süresine ilişkin kısmı, Cumhuriyet savcısının yazılı istemi ile aynı mahkemeden alınacak kararla kamu alacaklarının tahsiline ilişkin mevzuat hükümleri uygulanarak geri alınır. Bu karara itiraz edilebilir.

            (2) (Değişik: 25/5/2005 – 5353/21 md.) Devlet, ödediği tazminattan dolayı, koruma tedbiriyle ilgili olarak görevinin gereklerine aykırı hareket etmek suretiyle görevini kötüye kullanan kamu görevlilerine rücu eder.

            (3) İftira konusunu oluşturan suç veya yalan tanıklık nedeniyle gözaltına alınma ve tutuklama halinde; Devlet, iftira eden veya yalan tanıklıkta bulunan kişiye de rücu eder.

 

Tazminat isteyemeyecek kişiler

Madde 144 – (1) Kanuna uygun olarak yakalanan veya tutuklanan kişilerden aşağıda belirtilenler tazminat isteyemezler:

  1. a) Gözaltı ve tutukluluk süresi başka bir hükümlülüğünden indirilenler.
  2. b) Tazminata hak kazanmadığı hâlde, sonradan yürürlüğe giren ve lehte düzenlemeler getiren kanun gereği, durumları tazminat istemeye uygun hâle dönüşenler.
  3. c) veya özel af, şikâyetten vazgeçme, uzlaşma gibi nedenlerle hakkında kovuşturmaya yer olmadığına veya davanın düşmesine karar verilen veya kamu davası geçici olarak durdurulan veya kamu davası ertelenen veya düşürülenler.
  4. d) Kusur yeteneğinin bulunmaması nedeniyle hakkında ceza verilmesine yer olmadığına karar verilenler.
  5. e) Adlî makamlar huzurunda gerçek dışı beyanla suç işlediğini veya suça katıldığını bildirerek gözaltına alınmasına veya tutuklanmasına neden olanlar.

* * *

KORUMA TEDBİRİ VE KORUMA TEDBİRİ NEDENİYLE TAZMİNAT DAVASI NEDİR?

            Tutuklama, gözaltı, yakalama ve elkoyma gibi tedbirler ceza muhakemesinde “koruma tedbirleri” olarak adlandırılır. Koruma tedbirlerinin 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’na aykırı uygulanması halinde ise “haksız tutuklama”, “haksız gözaltı”, “haksız yakalama”, “haksız el koyma” söz konusu olur.

Ceza hukukunda soruşturma ve devamında kovuşturma aşamasında koruma tedbirlerine başvurulabilir. Ancak bu koruma tedbirleri ölçülü ve orantılı uygulanmalıdır. Adli makamlar tarafından tutuklama, yakalama, gözaltı veya elkoyma gibi koruma tedbirleri uygulanarak yapılan soruşturma veya kovuşturma neticesinde şüpheli veya sanığın suçsuz olduğu anlaşıldığında; yani mahkeme tarafından beraat kararı veya savcılık tarafından kovuşturmaya yer olmadığı kararı verildiğinde koruma tedbirlerinin de haksız uygulandığı tespit edilmiş olur. Bu durumda, haksız koruma tedbirleri uygulanan kişinin maddi ve manevi tazminat davası açma hakkı doğar.

            Koruma tedbirleri nedeniyle tazminat davası, haksız koruma tedbirleri nedeniyle Maliye Hazinesi aleyhine, yani devlete karşı açılan 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 141. maddesinde düzenlenen bir tazminat davasıdır. Koruma tedbirlerinin kişiyi mağdur ettiği durumlarda yasa koyucu kişiye tazminat verilmesini hükme bağlamıştır.

            Kanun, “kararın kesinleştiğinin davacıya tebliğinden” itibaren 3 ay ve her halükarda kararın kesinleşmesinden itibaren 1 yıl içinde tazminat davasının açılması gerektiğini hükme bağlamıştır. Uygulamada kesinleşme şerhli gerekçeli kararın ilgilisine tebliğ edilmesine pek rastlanmamaktadır. Dolaysıyla haksız tutuklama, gözaltı veya el koyma nedeniyle tazminat davası açma süresi; yani zamanaşımı süresi genellikle 1 yıl olarak dikkate alınmaktadır.

            Haksız koruma tedbirlerinden dolayı açılacak maddi ve manevi tazminat istemli davalar ilgilisinin ikametgâhının bulunduğu yer ağır ceza mahkemesinde açılır. Tazminat talep edenin ikametgâhında ağır ceza mahkemesinin olmaması halinde en yakın ağır ceza mahkemesi yetkili ve görevlidir. Tazminat davası, talep edenin ikametgâhı dışındaki bir ağır ceza mahkemesinde açıldığı takdirde yerel mahkeme yetkisizlik kararı vererek davayı kişinin ikametgâhının bulunduğu yer ağır ceza mahkemesine gönderir.

HAKSIZ KORUMA TEDBİRİ NEDENİYLE TAZMİNAT DAVASINDA HARÇ ÖDENİR Mİ?

            Haksız koruma tedbirleri nedeniyle açılan tazminat davası, herhangi bir harç ve gidere tabi değildir. Tazminat istemini dile getiren bir dilekçenin yetkili ve görevli mahkemeye verilmesi yeterlidir.

HÜKMÜN AÇIKLANMASININ GERİYE BIRAKILMASI HALİNDE TAZMİNAT DAVASI AÇILABİLİR Mİ?

            Kişi hakkında hükmün açıklanmasının geriye bırakılması (HAGB) veya kovuşturmanın ertelenmesi kararı verildiği takdirde denetim süresini usulüne uygun bir şekilde geçirdikten sonra hakkında düşme kararı verilen kişi, düşme kararı verilmesinden itibaren 3 ay içerisinde tazminat davası açabilir.

KORUMA TEDBİRLERİ NEDENİYLE TAZMİNAT DAVASINDA FAİZ BAŞLANGIÇ TARİHİ NEDİR?

            Haksız koruma tedbirleri nedeniyle faiz başlangıç tarihi, haksız tedbirin uygulandığı tarihtir. Örneğin, davacının gözaltına alındığı tarih veya gözaltı yoksa tutuklandığı tarihten itibaren faiz işletilir. Ancak, dava dilekçesinde mutlaka faiz talep edilmelidir. Aksi takdirde faiz başlangıç tarihi dava tarihi olacaktır. Haksız koruma tedbirleri nedeniyle istenecek faiz, yasal faiz oranıdır.

            Talepte gözaltı tarihinden itibaren yasal faize hükmedilmesi talep edilmesine rağmen tutuklama tarihinden itibaren yasal faize hükmedilmesi bozma sebebi sayılmıştır. (Yargıtay 12 Ceza Dairesinin 2014/18191 Esas 2015/4307 Karar)

SORUŞTURMA AŞAMASINDA GÖREV YAPAN HAKİM VE SAVCILAR TAZMİNAT DAVASINDA GÖREV ALABİLİR Mİ?

            Soruşturma aşamasında davacının tutuklanmasına veya tutukluluğun devamına ilişkin karar da imzası bulunan hakim ve soruşturmada görev yapan savcılar, beraat eden davacının açtığı tazminat davasında görev yapamazlar. (Yargıtay 12. Ceza Dairesi – 2017/2973 Karar).

MADDİ TAZMİNAT MİKTARI NASIL BELİRLENİR?

            Yerel Mahkemeler maddi tazminat hesaplamasını tamamen somut ve sunulan belgelere göre yapar. Öncelikle kişinin sunmuş olduğu evraklar çerçevesinde araştırma yapar. Bununla birlikte kişinin sosyal durumu ile ilgili en yakın kolluk birimine müzekkere yazarak kişi hakkında bilgi ister. Mahkemeye belge sunulmamış ise tutuklu kaldığı dönem için uygulanan asgari ücret üzerinden tazminata hükmeder. Yani kişi tutuklanmasaydı elde edeceği geliri maddi tazminat kapsamında değerlendirilir. Dolayısıyla kişinin kayıpları belgeleriyle ortaya konulması halinde tazminat miktarı ortaya çıkacaktır.

Ve de tutuklandığı için maddi kayıp yaşamışsa, mesela avukat tuttuğu için vekâlet ücreti ödemişse, makbuzların sunulması halinde makul bir ek ilave ödenecektir. Bununla birlikte iş kaybı yaşamışsa ve bu tutuklamadan kaynaklı ise bu kayıpları da yerel mahkemeden talep edebilir.

MANEVİ TAZMİNAT MİKTARI NASIL BELİRLENİR?

            Manevi tazminatın objektif ölçütleri yoktur. Tazminat talep edenin statüsü, çektiği elem, yaptığı iş ve kayıplarına göre manevi tazminat miktarı değerlendirilmektedir. Davacının sosyal ve hukuki durumu, üzerine atılı suçun niteliği, tutuklanmasına neden olan olayın cereyan tarzı, tutuklu kaldığı süre ve benzeri hususlar ile tazminat davasının kesinleşeceği tarihe kadar davacının elde edeceği parasal değer dikkate alınıp, hak ve nesafet ilkelerine uygun makul miktarların verilmesi gerektiği yargıtayın genel kararlarında belirtilmektedir.

HAKSIZ TUTUKLAMA NEDENİYLE MADDİ VE MANEVİ TAZMİNATIN BELİRLENMESİ

            Maddi tazminat ile davacıların malvarlığında meydana gelen somut bir azalma ya da kazanç kaybı, ödedikleri avukatlık ücreti gibi masrafların karşılanması amaçlanırken, manevi tazminat ile kişinin sosyal çevresinde itibarının sarsılması, özgürlüğünden mahrum kalması nedeniyle duyduğu elem, keder, ıstırap ve ruhsal sıkıntıların bir ölçüde de olsa giderilmesi düşünülmektedir.

            Maddi tazminatın konusu, hukuka aykırı bir koruma tedbirine maruz kalan kişilerin uğradıkları maddi zararlardır. Koruma tedbirleri nedeniyle tazminat davalarında karşılanması gereken maddi zarar; malvarlığının aktif değerlerinde meydana gelen azalma veya pasifinde, başka bir anlatımla borçlarında artma şeklinde oluşabilir.

Maddi tazminatın esasını oluşturan malvarlığında meydana gelen azalma veya gelir kaybının tespitinde objektif ölçü ve belgelere dayanılmalı, kişinin gözaltına alınması ya da tutuklanmasından önceki işine bakılmalıdır. Davacı işçi ya da memursa çalıştığı yerden, serbest meslek çalışanı ise ilgili meslek kuruluşundan sorulup, vergi kayıtları da incelenerek, sağlık durumu, çalıştığı işin niteliği, hafta sonu, dini ve milli bayramlarda çalışıp çalışmadığı araştırılıp sonucuna göre gerekirse maddi kaybı hesaplanmalıdır.

            Herhangi bir işte çalışmayan kişilere verilecek maddi tazminatın hesaplanmasında gözaltında ya da tutuklu kaldıkları dönemdeki net asgari ücret göz önünde bulundurulmalıdır. Serbest meslek sahibi olanların ne kadar kazanç elde ettikleri vergi dairesi veya ilgili meslek kuruluşundan sorulmalı, belli bir işyerinde çalışmayan, dolayısıyla aldıkları ücret ya da maaşı belirli olmayan kişilerin ise tarım veya sanayide çalışıp çalışmadıkları araştırılıp, bu alandaki asgari ücret üzerinden tazminat hesaplanmalıdır.

            Tazminat hukukunun koruma tedbirleri nedeniyle tazminat davalarında da tatbiki gereken genel prensipleri uyarınca, davacının dava dilekçesinde uğradığını ileri sürdüğü tüm zararlarının niteliğini, miktarını ve buna ilişkin delillerini açıkça göstermesi gerekmektedir. Davacı, maddi kaybının belirlenebilmesi bakımından herhangi bir işte çalışıyorsa buna ilişkin maaş bordrosu ve benzeri bilgi ya da belgelerini ibraz etmeli, varsa tanıklarını göstermelidir.

            Yine Haksız tutuklanan davacının isteyebileceği maddi tazminat kalemleri şunlar olabilir:

Koruma tedbirleri nedeniyle zarar görenlere tazminat verilmesini öngören 5271 sayılı CMK’nın 141. maddesi, kişilerin uğradıkları maddi ve manevi zararlarının devlet tarafından karşılanacağını öngörmüştür. Yerleşmiş uygulamalarda koruma tedbirleri nedeniyle maddi tazminat hesabında davacıların gerçek zararı tespit edilmeye çalışılmakta, bunun mümkün olmaması halinde ise kişinin en azından temel ihtiyaçlarını karşılayacak, insanca yaşamasına olanak tanıyan en düşük net asgari ücretin tamamı üzerinden belirlenecek miktarın maddi tazminat olarak hesaplanması gerektiğinin gözetilmesi, gerektiği emsal içtihatlarla ortaya konmuştur.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz